İdil Sanat ve Dil Dergisi
www.idildergisi.com
Cilt 5, Sayı 24  Yaz II 2016  (ISSN: 2146-9903, E-ISSN: 2147-3056)
Şefik ÖZCAN

NO Makale Adı
1469104933 GALERİ MÜZE VE KURUMSALLIK KARŞITI DİRENİŞLER BAĞLAMINDA SANATÇININ ÖZERKLİĞİ

Platonun ideal devlet anlayışında sanat/ sanatçı, her türlü siyasetten bağımsız olma hakkını içeren özerk yapılanmadan uzaktır ve sanat tümüyle iyi yurttaşların eğitimine bağımlı bir görev yüklenmelidirler. Bu durum, antik Yunan dünyasından modern zamanlara kadar, sanatçılarla filozoflar arasında, devlet yönetimindeki üst düzey siyasi kararlarda söz hakkına sahip olma konusunda bir uzlaşmazlık zemini olarak var olagelmiştir. Ancak, Aydınlanmayla birlikte gelişen Modernist düşünüden itibaren sanat ve siyaset, sürekli bir ilişki içerisinde olmuştur. Modernist derken, modern anlamda siyasetin oluşmasıyla başlayan dönemi kastediyoruz, yani ulus-devlete dayalı iktidar tarzının yerleştiği dönem. Bu dönemde sanat, ulus-devletlerin kimlik inşasında etkili bir araç olmasıyla başlar. Böylelikle birbirini izleyen üç sanat-siyaset rejiminden söz edilebilir ki, bu rejimler aynı zamanda galeri ve müzelerin ideolojik karakterini oluşturur. Sanat ve siyaset ilişkisine dair bu üç model şu şekilde ifade edilebilir: Ulus-devlet modeli, Özerklik ve Avangard.Modern anlayışta ilk model, Platoncu yaklaşımı tekrar eder. Sanata devletin haşmeti nakşedilir ve böylece devletin muazzam gücünü temsil edecek ideal bir ulus yaratılır ve sanat bu mükemmeliğin kanıtlayıcısı olur. İkinci model, bu uzlaşmazlık zemini üzerinde var olagelen gerilimi, yani sanat ile siyaset arasındaki gerilimi, her birini kendine göre kuralları olan ayrı alanlar haline getirerek çözme yoluna girmiştir. Sanat estetik özerklik kategorisi içinde tanımlanıp, yeni modern yaşam için, bağımsız, kendi içine kapalı bir -görme rejimi- olarak siyasetten ayrılır, modern zamanların tinsel aynası mertebesine yükseltilir. Üçüncü modelde, sanat kendisine bahşedilen bu kutsi özerklik içerisinde yaşamdan kopuk olduğu gerekçesiyle eleştirilir.Yeniden toplumsallıkla, hayatla bütünleştirilmesi gayesiyle siyasetle birlikte anılmaya başlar. Bu durum Avangardizmin başlangıcını oluşturur. Sözü edilen bu her üç sanat-siyaset rejimine bağlı olarak galeri, müze ve sanat kurumlarının görme-gösterme stratejileri, bağımlılıklar geliştirme üzerine kuruludur. Günümüzde sanat-kültür kurumları aynı bağımlılıkları geliştirme yönünde inceltilmiş stratejilerle yollarına devam etmektedirler. Sanatın- sanatçının bağımsızlık içeren talebi nasıl ortaya konulacaktır? Sanatçının özerkliği meselesini, modernizmin demokratikleştirilmesiyle ele birlikte almak, anlamlı bir çağdaş zaman ve mekanın inşasında gerekli bir değer olarak ufuk açıcı olabilir.

Anahtar Kelimeler: Sanat Kurumları, Sanatçının Özerkliği, Demokratik Kültür