Foucault, heterotopya kavramını ele aldığı çalışmasında müze ve kütüphanelerde bilginin sonsuza kadar kaydedilmesinden hareketle zamanın akışının yönlendirildiği mekânlar olarak müze ve kütüphaneleri heterokronik olarak sınıflandırmıştır. Bu çalışmada, anıların bir evin içine konumlandırıldığı “Das Haus” romanı, mekân ve bellek merkezli bir bakış açısı ile incelenmiştir. Merkezinde Foucault’nun “Heterotopya” ve “Heterokroni” kavramlarının yer aldığı bu çalışmada farklı mekân ve bellek çalışmaları, bu iki kavramı destekleyen temeller olarak romandaki evin, anıların arşivlendiği bir mekân olarak değerlendirilmesini mümkün kılmıştır. Bu bağlamda heterotopik olarak tanımlanan ev, Anlatıcı Andreas’ın çocukluğunun anılarının arşivini oluşturan bir müze olarak heterokronik bir özellik gösterdiği sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Maurice Halbwachs, Jan Assmann, Gaston Bachelard, Michel Foucault, Heterotopya, Heterokroni, Andreas Maier, Das Haus.
|